Editör: Sedef Başcı Senenin en ışıklı, en kırmızı-yeşil, en parlak zamanları geldi çattı… Zorluklarla dolu, belki biraz karamsar bu yılı geride bırakırken, biraz daha evimize döndüğümüz günlerden geçiyoruz… Hazır evlerin dekorları yavaş yavaş yılbaşı süsleriyle renkleniyorken, hafta sonlarımızı evlerimizde dinlenmek için bol bol vaktimiz varken biraz yeni yıl neşesi ve umuduna bulansak fena olmaz değil mi? Holiday (Tatil) Güzel bir romantik komedi seçeneği… Iris Simpkins, Londra’da yaşayan bir köşe yazarıdır ve meslektaşı Jasper Bloom’a karşılıksız bir aşk beslemektedir. Yılbaşı yaklaşırken Jasper’ın nişanlandığını, başka bir meslektaşları ile evlenmek üzere olduğunu haber aldığında Iris çok büyük hayal kırıklığına uğrar. Diğer yanda Los…
Yazar: Sedef Başçı
Editör: Sedef Başcı Etkinliğin en sosyal mesafelisi: Sergi Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba! Bitmesini dört gözle beklediğimiz pandeminin bitmek bilmeyişi nedeniyle, sizlere bir süredir kültür-sanat etkinliği öneremiyor… Ziyadesiyle, bundan çekiniyorum. Zira ne kadar seversem seveyim, ne yazık ki henüz kendim de tiyatro salonunda bir oyun izleyemedim örneğin ya da ruhumun gıdasıysa da bir konser dinleyemedim… Şimdilerde zaten bu etkinlikler azalarak bitse de size “sosyal mesafeniz”e halel getirmeyecek birkaç etkinlik önermek istedim… Sergi gezmek! Tamam, evden gerekmedikçe çıkmayacağız ama çıktığınız zaman bir yolunuzu düşürmek istersiniz belki? Alev Ebüzziya Siesbye – Tekerrür (Arter) Alev Ebüzziya Siesbye’nin Tekerrür başlıklı kişisel sergisi, sanatçının 2019’da bu…
Editör: Sedef Başcı Ve işte Eylül geldi bile! Çeşitli tedirginlikler ve tedbirlerle, ama iyi ama kötü, belki (umarım) bir de kısa tatil yaparak koca yazı geçirdik bile… Hayatımıza dahil olmuş onlarca alışkanlıkla, bir şeylere ayak uydurmaya, sıradan hayatlarımıza devam etmeye çalışıyoruz. Sizi bilemiyorum tabii ama bana bu süreçte en zor gelen, tahmin de edebileceğiniz üzere “etkinlik”siz kalmak oldu… Güzel bir oyuna gidememek, sevdiğim bir sanatçıyı sahnesinde izleyememek, sergi salonuna korkusuzca girememek, kalabalık bir fuayede insanlar arasında gezinememek… Zordu ama işte birer birer, olabildiğince, mevcut şartlara uygun şekilde dönmeye çalışıyoruz şimdilerde. İlerleyen zamanlarda yine eskisi gibi sosyalleşebilmek ümidiyle… Harbiye Açık Hava…
Yazar: Sedef Başcı Temmuz tüm sıcaklığı, neşesi ve rengiyle geldi bile! Bizler maskeyle bu sıcakta hayata devam etmeye çalışırken, virüsün etkisinin biraz da olsa azalmasıyla bir nebze de olsa rahatlamaya ve azar azar sosyalleşmeye başlıyoruz… Fakat elbette kuralları unutmadan ve gerçekten yepyeni bir normalle… Rutin hayatımızda gitmeyi sevdiğimiz konserler, doldurmaya alışkın olduğumuz salonlar ve gezdiğimiz o sergiler şimdilerde başka şekillerde bizlerle buluşmaya başlıyor. “Park et, seyret!” Artık sıradan alışkanlıklarımızla sosyalleşemeyeceğimiz malum… İşte bunun için bu yazın en yaratıcı çözümlerinden biri de arabada konser-film etkinlikleri serisi kuşkusuz. Corona tedbirleri gözetilerek, kendi özel aracımızın konforunda sosyalleşme fikri kesinlikle harika bir deneyim olacak;…
Tarihler 1 Haziran’ı gösterdiğinde ülkemiz için yeni bir dönem başlamış olacak, yetkililerin normalleşme süreci kapsamında aldığı yeni kararlar kapsamında pek çok iş yeri açılacak, şehirler arası seyahat yasağı kalkmış olacak. Peki bu bizim evden çıkıp eskisi gibi bir arada eğlenip, omuz omuza konser seyredip, tiyatro salonlarını doldurmamız, etkinlikten etkinliğe koşmamız anlamına mı gelecek? Maalesef hayır, görünen o ki hiçbir şey bitmedi ve hatta yeni bir dönem başladı hepimiz için “yeni normal”. Peki ne olacak bu “yeni normal”de? Belki restorana gideceğiz ama, mesafelerimiz uzayacak misal.. Ya da sokağa çıkıp eve döndüğümüzde eskisinden daha titiz ve dikkatli davranacağız. Maskeler, dahil olduğu hızda…
Bu yazıyı sizlere kişisel karantinamın 27. gününden yazıyorum. Hepimiz kendimize yeni alışkanlıklar belirledik, belli aşamalar geçirdik ve sanırım bir çoğumuz benzer sıkıntıları yaşadı ama nihayetinde Covid-19 salgını hepimizin sosyal hayatına damgasını vurdu ve biz de kendimize hayatımıza normal akışında devam ettiğimizi kabul ettirmek için başka başka yollara başvurduk. İnternet koca bir alem ve bu süreçte şüphesiz en büyük eğlencemiz, fakat her gün binlerce insanı aşırı mutlu, sportif, motive, eğlenceli, dingin ya da ne bileyim “fırıncı” kesilmiş halleriyle karşımıza çıkarıyor ve bu farkındayım, hiç de hoş bir ruh durumu yaratmıyor. Evet, ben ev kuşu olmaktan şikâyet edebilecek biri değilim ama tabii…
Malumunuz, aylardır dünyada artarak devam eden Corona salgınıyla yaşıyoruz. Komşularımıza, oradan da en sonunda kapımıza dayandı maalesef… Benzer durumdaki başka örneklere bakıldığında yapılabilecek en önemli şeyin “sosyal izolasyon” olduğunu, yakın temastan olabildiğince kaçınmak gerektiğini ve bilimum temizlik şartlarını artık hepimiz ezberledik sanıyorum. Ancak iş uygulamaya gelince ne yazık ki işler biraz zorlaşıyor… Bu süreçte daha sıklıkla evde olacağımıza ve o cânım galerileri gezemeyecek, tiyatro ve sinema salonlarını tıkım tıkış dolduramayacağımıza göre sizlere profesyonel bir ev kuşu olarak biraz tüyo vermeyi görev bildim ve evden çalışmanın, evde zaman geçirmenin aslında ne kadar keyifli olabileceğini, sıkılmadan ne kadar fazla şey yapabileceğinizi anlatmaya…
Mart geldi mi hepimizin içinde bir şeyler kıpırdamaya başlar, güneş yüzünü daha çok gösterir, mutluluk kapımızı daha sık çalar, içimiz coşar da coşar… Bu güzel mevsimin başında bizi neler bekliyor, hangi etkinliklerle çiçekleneceğiz hep beraber göz atalım o halde.
Kabul, hepimizin 2020’yle arası biraz bozuk. Peki Şubat’ta sanatla biraz harmanlanıp bu yılla arayı düzeltmeye ne dersiniz? Sanat ruhun gıdası, neşesi ve iyileştiricisidir; deneyin, hak vereceksiniz.
Bir ebevyn için sömestr’in kuşkusuz en güzel tarafı çocuklarla birlikte şehirde yapılabilecek kültürel gezilerin ve aktivitelerin artması, sizin için birkaç tanesini listeledik, iyi gezmeler.